Kevser Organizasyon, Anadolu Ehlibeyt Gençliğinin ortaklaşa düzenlediği “İslam Düşüncesinde İfrat ve Tefrit” konulu Sempozyum,Türkiye ve Avrupa’dan gelen 150’ye yakın Ehl-i Beyt Aliminin katılımıyla yapıldı.
Saat 10.30 da Aspen Otelde başlayan sempozyumun açılışı Mikail Görel hocanın okuduğu Kur’an-ı Kerimle başladı. Ertuğrul Ertekin hocanın sunum yaptığı sempozyum,
organizasyon adına konuşan sempozyum genel sekreteri Kevser alimlerinden Kadir Akaras’ın açılış konuşmasıyla devam etti.Akaras hoca konuşmasında, Sempozyumun vahdet haftası münasebetiyle yapıldığını dolayısıyla vahdete zarar verebilecek bir konu seçildiğini ve bu zararı asgariye indirebilmenin yolları aranması gerektiğini söyleyerek çalışmalar hakkında katılımcılara bilgi sundu.
Uzun bir ön çalışmanın ardından sempozyuma gönderilen makaleler hakkında da bilgi veren Kıble Dergisi Genel Yayın Yönetmeni alimlerin yazma konusundaki zaafına dikkat çekti ve bu zaafın giderilmesi için bundan sonrada çeşitli münasebetlerde bu tür çalışmalar yapılacağını sözlerine ekledi.Bir çok ilmi içerikli makalelerden zamanın sınırlı olmasından dolayı bazıları sempozyumda sunum şansı bulabildi.Sempozyuma istisnasız tüm alimlerin davet edildiğini söyleyen Kadir hoca yoğun katilim ve ilgiden duyduğu memnuniyeti tüm alimlere teşekkür ederek dile getirdi.
Daha sonra kürsüye gelen el Mustafa Üniversitesi Türkiye temsilcisi Dr. Resul ABDULLAHİ, Ayetullah Arafi’nin tebrik ve başarı dileklerini bildiren mesajını okudu ve kendi tebliğini sundu.
Sonrasında Ehl-i Beyt alimlerinden Veli BEDER, Kurban ULUSÖZ, Mir Kasım ERDEM, Şirali BAYAT VE Tevekkül EROL selamlama konuşmaları yaptılar ardından namaz ve öğle yemeğine geçildi. Belki yıllardır birbirlerini görmemiş, eski öğrencilik arkadaşları buldukları her fırsatta birbirleriyle hasret giderdiler.
Öğle namazı cemaatle ikame edildikten ve yemek yenildikten sonra Türkiye ve Avrupa’dan katılan Ehlibeyt mektebinin güzide alimleri sempozyumun ikinci ve üçüncü bölümlerini icra için yeniden bir araya geldiler.
Birinci oturum ülkemizin değerli ilim ve çalışma adamı İlahiyatçı Yazar Musa Aydın’ın yönetiminde 15:15 de başladı.
Bu oturumda Huccetu’l-İslam Muhsini Gareviyan, Abdullah Turan, Hidayet Koşaca ve Aslan Başaran makalelerinin sunumunu yaptılar.Kısa bir çay molasından sonra Abdullah Turan’ın yönetimindeki ikinci oturuma geçildi bu bölümde ise Huccetu’l-İslam Dr. Kasimi Cevadi ve Hüccet’ül İslam Mehdi Pişvai, Cafer Bendiderya ve Fazıl AGIŞ makalelerinin özetini katılımcılara sundular.
Bu oturum sonuç bildirgesiyle son buldu. Kapanış bildirisinin alimlerin önerileri ve istekleri doğrultusunda hazırlandığını ifade eden Sempozyumun genel Sekreteri ve “Alimler Birliği Derneği” yönetim kurulu üyesi Kadir Akaras, vahdetin dünyada gelişen yeni olaylar ve emperyalizmin tuzakları karşısındaki önemine dikkat çekecek nitelikte hazırlandığını hatırlatarak bildirgeyi okudu ve program dualar ve tebrikleşmelerle son buldu.
Kapanış bildirgesinin tam metni şöyledir.
İslam Düşüncesinde İfrat ve Tefrit Sempozyumu sonuç bildirgesi
Bismillahirahmanirahim
Bizleri insan ve Müslüman olmakla şereflendiren Yüce Rabbimize hamd olsun.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberlerin Sonuncusu Hz. Muhammed-i Mustafa (s.a.a)’e, O’nun pak Ehlibeytine ve Seçkin ashabına selam olsun.
İki cihan serveri, Resul-i Ekrem, Hz. Muhammed-i Mustafa (s.a) ile O’nun soyundan olan Ehlibeyt İmamları’nın altıncısı İmam Cafer-i Sadık (a.s)’ın mübarek veladetleri ve Vahdet Haftası dolayısıyla tüm İslâm dünyasına tebriklerimizi sunuyor, vahdet ve rahmet kaynağı olan Efendimiz’in etrafında kardeşliğin, birlik ve beraberliğin daha çok pekişmesini temenni ediyoruz.
Bu münasebetle düzenlediğimiz “İslam Düşüncesinde İfrat ve Tefrit” konulu sempozyuma 100 civarında ehlibeyt alimi ülkemizin ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden katılarak makale sunmuş konuşmalar yapmış ve bilgi alışverişinde bulunmuşlardır.
Sempozyumun konusu hakkında tebliğ sunan değerli konuşmacılar ve davetliler tarafından yapılan öneriler doğrultusunda yayımlanan bu bildiride aşağıdaki hususlara dikkat çekilmesi kararlaştırılmıştır:
I. İslâmî Vahdet
a- Sempozyuma katılan alimler, Ehlibeyt mektebinin temel ilkesi olan vahdet ve İslami kardeşliği ilke kabul edip her türlü ifrat ve tefriti reddetiğini ve bu akımların İslam’ın ruhuna aykırı olduğunu net bir şekilde ilan ederler.
b- Müslümanlar arasında birlik ve beraberlik sağlamak ve her türlü tefrikadan kaçınmak, birtakım taktik ve geçici stratejilerin ötesinde ortak bir İslâmî hedef ve vazife olarak algıladığımızı bildiririz.
c- İslâmî mezhepler arasındaki mevcut farklılıklar konusunda Müslümanların birbirlerine saygı göstermeleri ve bu farklılıkları tefrikaya dönüştürecek her türlü ayrımcı tutum ve tahriklerden şiddetle kaçınmaları gerekir.
d- İslâm ümmeti tek bir bedendir. Bu bedenin yara almaması ve mevcut yaraların tedavi edilmesi için, başta medya olmak üzere, dinî ve ilmî kuruluşlar, bu ağır sorumluluğun idrakinde olarak hareket etmeli, İslâm düşmanlarının ihtilaf çıkarma ve mevcut ayrılıkları uğursuz planlar doğrultusunda kullanma faaliyetleri karşısında önleyici ve aydınlatıcı tedbirler almalı ve duyarlı davranmalıdır.
e- Ehlibeyt alimleri, ülkemizde din, mezheb, dil, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin milli birlik ve beraberlik noktasında her kesin özellikle din adamlarının duyarlı olması gerekliliğine inanmaktadır.
f-Ehlibeyt alimleri İslam ve Ehlibeyt yolunda yapılan tüm hizmetleri destekler ve alimler arası birlik ve beraberliğin korunmasına son derece önem verir ve bu yöndeki çalışmaların devamının sağlanmasının takipçisi olacağını bildirir.
II- Bölgesel ve Uluslararası konular:
Katlımcılar bölge halklarının İslami ve özgürlükçü hareketlerini desteklemekte ve aşağıdaki hususlara dikkat çekmektedir.
İslâm ümmeti, halihazırda, kendi iç sorunlarının oluşturduğu tehlikelerle birlikte, inançta ve kültürde, İslâm düşmanlarının planlı saldırılarına maruz kalmaktadır. Bu doğrultuda, Müslümanların zaaflarının bilincinde olan İslâm düşmanları, Müslümanları doğru yoldan saptırmak ve İslâm dünyasına ağır bir darbe indirmek amacıyla, akla hayale gelmeyecek yollara başvurmaktadırlar. Terörizmle mücadeleyi bahane ederek Müslümanlara karşı tahkir ve tahrik dolu bir süreç başlatmışlardır. Halbuki, terörün dininin ve milliyetinin olmadığı ve tarihin hemen hemen her döneminde karşılaşılan şiddet yanlısı düşünce ve hareketlere, ilahî dinlerin gerçek takipçilerinin oluşturdukları toplumlarda kesinlikle karşılaşılmadığı bilinen bir gerçektir. Buna binaen:
a- Bugün Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya uzanan İslami uyanış hareketleri yıllardır emperyalistler ve kuklaları tarafından gaspedilen hakların geri alınma hareketi ve zulme isyanın dalgaları olup zalimlerin tahtlarını sallamaya devam ediyor.
ABD ve müttefiki emperyalist ülkeler, uluslararası kuruluşları tekellerine almış olarak, kendilerini uluslararası toplumun temsilcisi gibi göstermekte; yeryüzünde her türlü zulüm ve cinayeti rahatça işlemekte, istedikleri bölgeleri işgal etmekte ve bütün bu yaptıklarını meşrulaştırmak amacıyla her türlü yola başvurmaktadırlar.
Başını ABD’nin çektiği emperyalistler yıllardır İslam ülkelerine tahakküm eden despot ve diktatör rejimleri himaye ettikleri herkes tarafından bilinmektedir. Ancak halkların uyanışıyla en yakın hizmetçilerini bile kısa zamanda satarak halkın yanında olduğu hilesine başvursa da dibe vurmuş demokrasi imajını tamir etmeye çalıştıkları sırıtmakta ve artık kimse bu oyunlara kanmamaktadır.
b- ABD ve topyekün Batı emperyalizminin her türlü desteğine sahip Siyonist İsrail rejiminin mazlum Filistin halkına karşı yarım asırdan beri uyguladığı sürgün, katliam ve cinayetleri şiddetle lanetleniyor ve bu gayrimeşru rejimin uğursuz varlığına son verilmesi yönünde Filistin ve Lübnan’da sürdürülen direniş hareketini desteklediğimizi ilan ediyoruz.
c- ABD, İngiltere ve bölgedeki kuklaları ve müttefiklerinin, Irak, Filistin, Afganistan ve Karabağ’ı doğrudan; bölgedeki başka bazı İslâm ülkelerini ise tehdit yoluyla dolaylı olarak işgal altında tutmalarını şiddetle kınıyor ve her türlü işgal ve sömürüye son verilmesini, bölge ülkelerinin işgale karşı güç birliği yapmalarını ve işgalcilere karşı onurlu duruş sergilemelerini talep ediyoruz.
d- İslam dünyasındaki son özgürlükçü halk hareketlerini tehdit eden tehlikelerin başında bu asil kıyamların hedefinden saptırılması gelmekte olup emperyalist güçler, uluslararası siyonizmin kontrolündeki kuruluşlar ve medyanın uğursuz planlarının hayata geçirilmesine karşı başta İslam Konferansı Örgütü olmak üzere bağımsız İslam ülkelerini öne çıkan bu fırsatı iyi değerlendirmeye davet ediyoruz.
e- Komşularla sorunları sıfıra indirgeme yönünde bölge ülkeleriyle ilişkilerini artırmayı amaçlayan hükümetimizin bu çabalarını desteklediğimizi bildirir emperyalist güçlerin başta İran olmak üzere İslam ülkelerine yönelik ambargo, baskı ve komplo planlarının etkisiz hale getirilmesi yönünde ilişkilerin artırılmasını ve haksız baskılara maruz bırakılmış ülkelerle dayanışma içine girilmesini talep ediyoruz.