Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
Aziz ve yüce İran milletine selam ve en içten hürmetlerimi sunuyorum. Öncelikle son olaylarda şehit olan aziz şehitlerin anısını saygıyla yâd ediyorum; bu şehit komutanlar ve bilim insanları, gerçekten ve adil bir şekilde ifade etmek gerekirse, İslam Cumhuriyeti için çok değerliydiler ve büyük hizmetlerde bulundular. Bugün de inşallah Rablerinin huzurunda üstün hizmetlerinin karşılığını almaktadırlar.
Büyük İran milletine bazı tebrikler sunmam gerekiyor:
1. Siyonist rejime karşı kazanılan zafer
İlk olarak, sahte Siyonist rejime karşı kazanılan zaferden dolayı tebriklerimi sunuyorum. O kadar yaygara koparan, o kadar büyük iddialarda bulunan Siyonist rejim, İslam Cumhuriyeti’nin darbeleri karşısında adeta yere serildi ve ezildi. Onların zihinlerinde, İran İslam Cumhuriyeti’nden böyle darbeler alabilecekleri asla hayal dahi edilemezdi, ama bu oldu. Yüce Allah’a hamdediyoruz ki, silahlı kuvvetlerimize yardım etti; onlar, rejimin çok katmanlı savunma sistemlerini aşıp birçok askeri ve şehir bölgelerini güçlü füzeleri ve gelişmiş silahlarıyla yerle bir ettiler.
Bu, Allah’ın en büyük nimetlerinden biridir. Bu, Siyonist rejime şunu göstermiştir: İran İslam Cumhuriyeti’ne saldırmanın bir bedeli vardır; bu bedel ağırdır, büyük maliyeti olur. Hamdolsun bu gerçekleşti. Bu zafer, silahlı kuvvetlerimizin ve onları yetiştiren, destekleyen, içlerinden çıkaran, güçlendiren aziz milletimize aittir.
2. Amerikan rejimine karşı kazanılan zafer
İkinci tebrik, aziz İran’ımızın Amerika rejimine karşı kazandığı zaferle ilgilidir. Amerikan rejimi, doğrudan savaşa girdi. Çünkü eğer müdahale etmeseydi, Siyonist rejim tamamen yok olacaktı. Onu kurtarmak için savaşa girdiler; fakat hiçbir kazanım elde edemediler. Nükleer merkezlerimize saldırdılar — ki bu bağımsız olarak uluslararası mahkemelerde cezai takibe haiz bir konudur — ama önemli bir başarı elde edemediler.
Amerika başkanı, gerçekleşen olayları abartılı biçimde anlattı. Bu büyük abartı, onların ne kadar ihtiyaç duyduğunu gösterdi. Bu sözleri dinleyen herkes, bu sözlerin ardında başka bir gerçek olduğunu anladı. Bir şey başaramadılar, hedeflerine ulaşamadılar. Gerçekleri gizlemek için abartıyorlar. Bu cephede de İslam Cumhuriyeti galip geldi ve Amerika’ya sert bir tokat indirdi: Bölgedeki en önemli Amerikan üslerinden biri olan El-Udeyd üssüne saldırı düzenledi ve zarar verdi. Aynı kişiler bu sefer de olanı küçümsemeye çalıştılar, “hiçbir şey olmadı” dediler; oysa büyük bir olay gerçekleşmişti.
İslam Cumhuriyeti’nin bölgedeki Amerikan üslerine erişebilmesi ve uygun gördüğü her an harekete geçebilmesi küçük bir olay değildir; büyük bir olaydır ve gelecekte de tekrar edilebilir. Eğer yeniden bir saldırı olursa, saldırganın ödeyeceği bedel kesinlikle yüksek olacaktır.
3. İran halkının muazzam birlik ve dayanışması
Üçüncü tebrik, İran halkının olağanüstü birlik ve dayanışmasıdır. Hamdolsun, doksan milyonluk bu millet yekvücut, tek ses, omuz omuza, aralarında hiçbir fark olmadan, talepleri ve hedeflerinde birlik içinde ayakta durdu, slogan attı, konuştu, silahlı kuvvetlerin davranışlarını destekledi ve bundan sonra da böyle olmaya devam edecektir. İran milleti bu olayda büyüklüğünü, seçkin ve onurlu kişiliğini gösterdi ve gerektiğinde bu milletten tek bir sesin çıkacağını kanıtladı. Ve hamdolsun bu da gerçekleşti.
Vurgulamak istediğim temel konu şudur:
Amerika Başkanı yaptığı konuşmalardan birinde, “İran teslim olmalı” dedi. “Teslim olmalı”! Bu artık nükleer zenginleştirme meselesi değil, nükleer sanayi meselesi değil; bu, doğrudan İran’ın teslim olması meselesidir. Elbette bu ifade, Amerika Başkanı’nın ağzına fazla büyük bir laftır.
Böylesine azametli bir İran — bu kadar köklü bir geçmişe, bu kültüre, bu çelik gibi milli kararlılığa sahip bir İran — için “teslimiyet” kelimesi, İran milletini tanıyanlar için ancak alay konusu olur. Ama onun bu sözü, bir gerçeği de ifşa etti: Amerikalılar, İslam İnkılabı’nın başından beri İran ile sürekli çatışma halindedirler. Her defasında bir bahane bulurlar: Bir seferinde insan hakları, bir seferinde demokrasi savunusu, başka bir zaman kadın hakları, bir zaman zenginleştirme, bir başka zaman füze yapımı.
Ama tüm bunların özü tektir: “İran teslim olsun.”
Öncekiler bunu açıkça söylemezdi; çünkü bu hiçbir insanlık mantığıyla kabul edilemez. Bir millete açıkça “teslim olun” demek kabul edilebilir değildir. Bu kişi ise o gerçeği açığa çıkardı. Amerikalıların İran’dan tek beklentisinin teslimiyet olduğunu açıkça gösterdi. Ve bu çok önemli bir noktadır! İran milleti bilsin ki, Amerika ile olan çatışmanın nedeni budur ve Amerikalıların İran milletine karşı bu büyük hakareti asla gerçekleşmeyecektir. Asla!
İran milleti büyük bir millettir. İran, güçlü ve geniş bir ülkedir. İran, kadim bir medeniyete sahiptir. Bizim kültürel ve medeniyet zenginliğimiz, Amerika gibi ülkelerin kat kat üstündedir. Hiç kimse İran’ın başka bir ülkeye teslim olmasını bekleyemez. Bu, akıllı insanların alay edeceği bir saçmalıktır. İran milleti izzetlidir, izzetli kalacaktır. Allah’ın yardımıyla zafer kazanmıştır ve zafer kazanmaya devam edecektir.
Umarız Yüce Allah bu milleti her daim izzet ve şerefle gölgesi altında korusun, Merhum İmam’ın derecelerini yüceltsin ve Hazret Mehdi (aleyhi’s-selâm)’ın bu milletten razı ve memnun olmasını nasip etsin; onun yardımı da bu milletin destekçisi olsun.
Ve’s-selâmü aleykum ve rahmetullahi ve berakâtüh