Merhum Ayetullah Ali Saadetperver (Pehlevani Tehrani) 1927 yılında Tahran’da dünyaya geldi. Dindar ve ruhani ailesi onu daha küçük yaştayken Merhum Şeyh Muhammed Zahid’in ders halkasına kattı. Küçük yaşından itibaren üstadının ahlaki ve manevi derslerinden yararlandı. Daha sonra medrese ilimlerinin mukaddime derslerini Merhum Ayetullah Şeyh Ali Ekber Burhan’ın yanında aldı. Mukaddime derslerinin ardından Kum şehrinin yolunu tutarak Merhum Ayetullah Sultani ve Merhum Ayetullah Mar’aşi Necefi’den “Mekasib” ve “Kifaye” derslerini aldı. Ardından ilim havzalarının içtihat dersleri olan hariç derslerine Ayetullah Burucerdi ve İmam Humeyni’den öğrendi.
Ahlaki – irfani konulara olan ilgisi onun 40 yıl boyunca Allame Tabatabai’nin seyri suluk derslerine katılmasını sağladı. Ayetullah Saadetperver , Merhum Allame Tabatabai’nin ahlaki düsturlarına amel ederek ondan alması gereken tüm feyizleri alarak irfan ve maneviyatın doruk noktasına ulaştı. Ömrünü öğrenci ve talebe yetiştirmeye harcadı.
Yaptığınız tüm ibadetlerinizde ne dediğinize ve kiminle konuştuğunuza dikkat ediniz.
Şeytanın karşısında farzları yerine getirerek günahları terk edin. Manevi gücünüz arttığında mekruhları terk etmeye ve müstahapları yapmaya da başlayın.
3. Heva ve heves peşinde koşmayın ki her şey size verilsin. Ve bilin ki heva ve heves peşinde koştuğunuz şeyler heva ve hevesi terk etmekle elde edilir.
Geliniz biraz da Allah’a yöneliniz. Böylelikle ‘Fıtrat Yolu’na dönünüz ve bu pisliklerden kurtulup baştan aşağı güzel ahlaka bürününüz ve sizden iyilikten başka hiçbir şey sadır olmasın. Gelin adımımızı ilim ve ilahi marifetten biraz daha ileri atalım. Gerçek dost ve mahbube davet edildiğiniz halde niçin toprağa bağlanıp onun esiri oluyorsunuz? Niçin sizin her şeyiniz olan Allah ile oturmaktan ona raz û niyaz etmekten gaflet ediyorsunuz? Bu işin çok zor bir iş olduğunu veya sadece okumuş anlamış âlimlere ait olduğunu zannetmeyiniz! Allah’a ant olsun öyle değildir. Evet, zorluğu vardır fakat yardım eden bütün her şeyin yaratıcısı, her şeye gücü yeten eşi ve benzeri olmayan Allah olduğundan bütün zorluklar ortadan kalkacaktır.
Bazen kabristana gitmek, yıkık dökük harabe evleri görmek, hayvan ve canlıları müşahede etmek, bazen felçli biriyle karşılaşmak insanın öğüt almasına ve etkilenmesine sebep olabilir. Bazen beraber olduğunuz birisinin sözü sizi etkileyebilir. Bazen de bir çocuğun, delinin veya bir cahilin sözlerini öğüt ve nasihat olarak algılayabilir ve gaflet uykusundan uyanabilirsiniz. Elbette nasihatten etkilenmek için bir ön hazırlığa ihtiyaç vardır. Nasihatin duyulur duyulmaz insanı etkilemesi için “Ben herkesten daha iyi biliyorum, ben ondan üstünüm” gibi sözleri bir kenara bırakmak gerekir.
Netice olarak şu söylenebilir ki; insanın asıl hedef ve gayesi, hiçbir şeye muhtaç olmayan ve her şeyin O’na muhtaç olduğu (Allah’a) yönelmesi ve teveccüh etmesidir. Hakeza hiç kimsenin onun işinde O’na ortak olmadığını bilmek, O’nu daha iyi tanımak, O’na yakınlaşmak, asıl kaynağı şirk olan çirkin ve kötü ahlaktan uzaklaşıp temel kaynağı tevhit olan güzel ahlakla ahlaklanmamızdır.
İnsan kim olursa olsun hangi makamda bulunursa bulunsun Yüce Allah’ın (c.c) azameti ve büyüklüğü karşısında güneşe kıyasla bir toz tanesi gibidir ve her an O’na muhtaçtır. İnsanın bu zayıf haliyle ve her an O’na muhtaç olduğu halde O’na karşı isyankâr olması düşünülemez bile. Öyleyse her zaman Allah’a yalvarıp yakarmak, gözyaşı dökmek, tövbe etmek gerekir. Belki de böylelikle kulluğa aykırı işlenmiş günahlar ve yapılmış hatalar bağışlanır.
Allah’ın kulları konusunda kötümserlikten sakınınız, kendinizi ıslah etme düşüncesinde olunuz ve kendinizdeki noksanlıklar üzerinde titizlikle durunuz ki böylelikle başkalarının ayıpları karşısında düşünceye dalmayasınız.
Sizin bu kafesten kurtulup bütün âlemlerde uçmanız gerekir. Bu kafesten kurtulduğunuz gün sizin için sevinç ve mutluluk günü olmalıdır.
Öyleyse gerçek buysa neden bu beden kafesinde kanatlarınızı elden veriyorsunuz ki özgür olduktan sonra artık uçmaya kudretiniz kalmayacak ve ‘Halifetullah’ âleminin lezzetlerinden mahrum olacaksınız?
Murakabe, muhasebeyi tüm amel, söz ve davranışlarınızda gözetiniz. Yılda veya ayda bir kere değil, tam tersi her gün bir defa gereklidir.
Bilahare bir gün bizi bu bağlılıklarımızdan ve gönül verdiğimiz şeylerden ayıracaklar ve götüreceklerdir. Ve şairin dediği gibi:
‘Allah’ı görecek gözü perdeleyen bir ömür,
Bu perdeleri yırtmak için gelmeli başka bir ömür’
Dünya gafletlerinden kurtulmak istiyorsanız her zaman ölümü hatırlayınız ve eğer yüce melekutî makamlara ulaşmak istiyorsanız Allah’ı hiçbir zaman unutmayınız. Ya Allah’ın sizin amellerinizi gördüğünü veya sizin Allah’ı gördüğünüz gibi amel ediniz.
Üstü kapalı diyorum ki güzel ve kötü davranış ve ahlak muvahhit olup olmamaktan kaynaklanmaktadır. Eğer kendinizde çirkinlik ve ahlakdışı davranış görürseniz iyi bilin ki tevhit ve Allah’a tapınma layıkıyla sizde yoktur. Bunu sadece dille söylemişsinizdir.
Devamlı vazifenize amel etme düşüncesinde olunuz. Hangi elbisede, hangi makamda veya kimle olursanız olun ne birisine yağcılık yapın ne de başkalarından sizin hakkınızda yağcılık adına övücü şeyler söylemesini bekleyin.
Helal yiyecek konusuna çok dikkat etmek gerekir. Helal yiyecek insanın vücudunda çok müspet eserler bırakmaktadır. Haram lokma ise çok kötü eserler bırakmaktadır. Hatta şüpheli yiyeceklerden bile sakınmak gerekir. Zira böyle lokmalar bile insana mani olur ve ilahi yakınlık ve Mevla’nın ziyaretine ulaşmak için hicap ve engel olur.
Eğer yapabilirseniz her gün kendiniz için bir saat veya en azından beş dakika vakit ayırın. Böylelikle ne olduğun, ne için olduğun ve nereye gideceğin ortaya çıkmış olsun. Böylece ömrünüzü gaflet içinde geçirmeyesiniz.
Küçüklüğünüzden itibaren bunu aklınızdan çıkarmayın ki; tüm kudretler Hakk’ın inayeti elindedir. Eğer Allah istemese hiç kimse bana zarar veremez. Ben vazifeme amel etmeliyim. Varsın dünya bana düşman olsun. Eğer böyle olursanız bir makama veya başkanlığa ulaşırsanız veya büyük bir vazife karşınıza çıkarsa onu yerine getirmekten çekinmezsiniz.
Anne ve babanızın karşısında edepli ve saygılı olunuz. Zira onlar sizin varlık bulma ve size nasip olan her saadeti elde etme vesileniz olmuştur.
Kim olursa olsun, hangi makam ve mevkide olursa olsun hatta toplumun en aşağı bilinen insanı dahi olsa Allah’ı tanıyıp O’na yakınlaşmak istiyorsa ve bu yolda vazifesine amel edip ihlaslı olmayı arzuluyorsa kulluk makamında kusur etmemelidir, hemen azimle yola koyulmalıdır. Bu insanlar Allah’a yakınlaşmayı başaran en iyi insanlara dönüşebilirler. Yukarıda zikredilen şartlara sahip olan bazıları meşgalelerine bağlı kalıp hedefe ulaşamayabilirler ve bir kısımları da meşgalelerine rağmen -nefisleriyle- cihat ederek başarıya ulaşırlar ve Yüce Allah onları kabul eder.
پیوند عمر، بسته به موییست هشدار
غمخوار خویش باش غم روزگار چیست
Dünya için yersiz çabalara düşmeyin. Rızkınızdan gayrısını elde edemezsiniz. Dünyanın dert ve sıkıntılarına kendinizde yer vermeyin; zarar ve ziyan bundadır.